ANAYASA MAHKEMESİNİN MEMURİYETE GİRİŞLERDE GÜVENLİK SORUŞTURMASI YAPILMASINA İLİŞKİN İPTAL KARARI
ANAYASA MAHKEMESİNİN MEMURİYETE
GİRİŞLERDE GÜVENLİK SORUŞTURMASI YAPILMASINA İLİŞKİN İPTAL KARARI
Anayasa Mahkemesinin
iptal kararına ilişkin bu yazımızda öncelikle genel bilgiler verilerek ardından
şahsi değerlendirmemizi yapacağız. Mevcut davalar bakımından iptal kararının
etkisini altta şahsi değerlendirmemiz kısmında bulabilirsiniz.
15 Temmuz 2016
tarihindeki hain FETÖ darbe girişimi sonrasında, kamuya görevine girişlerde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılması zorunlu hale getirilmişti.
OHAL KHK'sının bu hükmü
OHAL'in sona ermesiyle meclis tarafından
aynen kabul edilmiş ve 01/02/2018
tarihli ve 7070 sayılı Kanun ile OHAL hükmü aynı şekilde kanunlaşmıştır.
Memuriyete giriş için güvenlik
soruşturmasının yapılması 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 48.
maddesine eklenen düzenlemeyle oluşturulmuştur.
Bu düzenleme ile sadece mahkeme kararlarına
dayalı bilgiler değil, istihbarat birimlerinin tuttuğu ve geneli aile
üyeleriyle ilgili olan sicil kayıtlarından dolayı birçok aday elenmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri
Engin Altay, Özgür Özel, Engin Özkoç ve 114 milletvekili, 1 Şubat 2018 tarihli
ve 7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki
Kanun'un bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Anayasa
Mahkemesi vatandaşların kişisel veri niteliğindeki bilgilerinin memuriyete
girişte değerlendirmeye tabi tutulmasının Anayasa'ya aykırı olduğuna karar
verdi. Bu karar 29 Kasım 2019 tarihli Resmi
Gazetede yayımlanmıştır
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL KARARI
GEREKÇESİ
K. Kanun'un 60. Maddesiyle 657 Saydı Kanun'un 48.
Maddesinin Birinci Fıkrasının (A) Bendine Eklenen (8) Numaralı Alt Bendin
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
160. Dava dilekçesinde özetle; kamu hizmetine
girme hakkına ilişkin koşulların kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğu, dava
konusu kuralla kamu görevine girişte güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv araştırması
yapılması şartı öngörüldüğü halde soruşturma ve araştırmanın nasıl yapılacağına
ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, bireyin temel hak ve özgürlüklerini
esaslı bir şekilde etkileyen ve sınırlandıran bir konuda yasama organının temel
düzenlemeleri yapmayarak uygulamaya ilişkin hususları idareye bırakmasının
yasama yetkisinin devrine sebebiyet verdiği belirtilerek kuralın Anayasa'nın
2., 7., 13., 70. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
161. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesi uyarınca
kural, ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 20. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
162. Kuralla güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv
araştırması yapılması devlet memurluğuna alımlarda genel şartlar arasında
sayılmıştır. Buna göre bir kişinin devlet memuru olabilmesi için güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv
araştırmasının da yapılması gerekmektedir.
163. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine
dokunulamayacağı belirtilmiş; üçüncü fıkrasında da "Herkes, kendisiyle
ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin
kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme,
bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda
kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda
öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin
korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" denilerek kişisel
verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye
kavuşturulmuştur. Anayasa'nın 13. maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin
yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir.
164. Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci
fıkrasında "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri
ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin
toplu sözleşme hükümleri saklıdır" hükmüne yer verilerek memurlar ve diğer
kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin hususların kanunla
düzenleneceği belirtilmiştir.
165. Kanuni düzenleme ilkesi, düzenlenen
alanda temel ilkelerin kanunla konulmasını ve çerçevenin kanunla çizilmesini
ifade etmektedir. Bu ilke uyarınca kamu görevlilerinin nitelikleri ve
atanmalarına ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve
sınırlarının belli olması gerekmektedir.
166. Kişisel verilerin korunmasını isteme
hakkı, insan onurunun korunması ve
bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak
bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı
amaçlamaktadır.
167. Anayasa'nın 20. maddesi uyarınca kişisel
veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla
işlenebilir. Dolayısıyla kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına
sağlanan anayasal güvencenin yaşama geçirilebilmesi için bu hakkı ilgilendiren
yasal düzenlemelerin açık, anlaşılabilir ve söz konusu hakkın
kullanılabilmesine elverişli olması gerekir. Ancak böyle bir düzenleme ile
kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren veri, bilgi ve belgelerin resmi makamların
keyfi müdahalelerine karşı korunması mümkün hale gelebilir.
168. 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu'nun 3. maddesine göre kişisel veri, kimliği belirli
veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir.
Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere "...adı,
soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan
bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik
numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak
izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan
kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan
veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler... " kişisel veri
olarak kabul edilmektedir (AYM, E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149,
K.2014/151, 2/10/2014; E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180,
K.2015/30, 19/3/2015; E.2015/32, K.2015/102,12/11/2015).
169. Bu bağlamda güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırmasıyla
elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir. Kuralla güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması
kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması
da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili
bilgilerinin alınması, kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına
sınırlama niteliğindedir.
170. Anayasa'nın 129. maddesinin birinci
fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak
faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir. Belirtilen hususlar
gözetilerek kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından birtakım şartlar
getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler kamu hizmetinin etkin ve
sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir. Dolayısıyla kamu görevine
atanmadan önce kişilerin güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırmasının
yapılmasını öngören kural kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak bu alanda
düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi
sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik
müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve
olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir.
171. Kuralda güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv
araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına
karşın güvenlik
soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu
edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde
kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin
herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırmasının
yapılmasına ve elde edilecek verilen kullanılmasına ilişkin temel ilkeler
belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması
yapılması devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayılmıştır.
172. Güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri
niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik
güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve
kullanılmasına izin verilmesi Anayasa'nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle
bağdaşmamaktadır.
173.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'mn 13., 20. ve 128. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
DEĞERLENDİRME
Dikkat edilmesi gerekecek önemli husus şudur:
1-Anayasa Mahkemesinin bu kararı, güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmasının ve bunun memurluğa alınmada
bir şart olarak düzenlenmesinin söz konusu olmayacağı anlamına
gelmemektedir.
2-Kararda, devlet memurluğuna alınmadan önce güvenlik soruşturması ve/veya
arşiv araştırması yapılmasının bir şart olarak öngörülebilinmesinin kanun
koyucunun takdirinde olduğu açıkça vurgulanmıştır.
3- İptal sebebinde, sadece bu soruşturma ve
araştırmanın kapsamının kanunla
düzenlenmemiş olmasına dayanılmaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi
kararında belirtilen hususlar çerçevesinde, yeniden yapılacak bir kanuni
düzenlemeyle, güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması kanunla
yeniden düzenlenebilir haldedir.
4-ANAYASA MAHKEMESİ
KARARLARININ GERİYE YÜRÜMEZLİK KURALI GEREĞİNCE SÖZ KONUSU İPTAL KARARI
KESİNLEŞMİŞ DAVALARDA ETKİSİNİ GÖSTERMEYECEKTİR. Dolayısıyla davası kesinleşmiş
olanlar için kazanılmış hak durumu oluşmayacaktır.
Madde
153 – Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan
açıklanamaz. Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez
Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez
İptal
kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun
(…)(2) teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa
Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
Yukarıda belirtildiği üzere, genel kural, Anayasa Mahkemesince
verilen iptal kararlarının geriye yürümemesi olmakla birlikte, bu kuralın
mutlak bir şekilde uygulanması hakkaniyete ve hukuk mantığına aykırı sonuçlar
doğurabileceğinden, uygulamada zaman zaman bu kuralın dışına çıkıldığı
görülmektedir. Mahkemeler, çoğunlukla, Anayasa Mahkemesince iptal edilen bir
kanun hükmüne ilişkin gördükleri davaları, iptal kararının yürürlüğe girdiği
tarihe kadar bekletmekte ve nihai kararlarını, iptal kararını da dikkate alarak
ancak bu tarihte vermektedirler.
DEVAM EDEN İDARİ
DAVALARA ETKİLERİ
Anayasanın 153. maddesine göre <iptal
kararları geriye yürümez> ilkesi kesinleşmiş yargı kararları için
geçerlidir. 10.03.1969 gün 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında
açıklandığı gibi henüz çözümlenmemiş kesin hüküm halini almamış uyuşmazlık
konusunda Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uygulanacaktır. İptal kararından
önce verilmiş ve kesinleşmiş yargı kararları bakımından iptal kararı geriye
yürümez.
Bu nedenle davası devam edenler
açısından mutlak surette bu kararın ilgili mahkemeye bir beyan dilekçesi ile sunulması gerekmektedir. Her ne kadar idari
davalarda bu durum resen göz önüne alınacaksa da biz sunulmasının faydalı
olacağı kanaatindeyiz.
Bu konu ile ilgili olarak detaylı açıklamamızı
whatsup yada telefon ile ulaşarak
öğrenebilirsiniz.
(Afyonkarahisar avukat , afyon avukat,
afyon idari dava avukatı,)